Cyberpunk felsefesi, bilim kurgu edebiyatının alt türlerinden biri olarak ortaya çıkan ve distopik bir gelecekte gelişmiş teknoloji ile düşük yaşam standartları arasındaki çelişkiyi anlatan bir akımdır.
Kökeni, 1980’li yıllarda bilim kurgu edebiyatında yeni bir akımın başlamasına dayanır. Bu akımın öncüleri arasında William Gibson, Bruce Sterling, Neal Stephenson, Philip K. Dick gibi yazarlar vardır. Bu yazarlar, teknolojinin insan hayatını nasıl etkilediğini, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri, küreselleşmeyi, yapay zekayı, siber suçları, hacker kültürünü, insan bedeninin sınırlarını ve kimlik sorunlarını işleyen romanlar yazdılar. Bu romanlarda, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, toplumun ikiye bölündüğü, bir yanda zengin ve güçlü şirketlerin, diğer yanda ise yoksul ve ezilen insanların yaşadığı bir dünya tasvir edildi. Bu dünyada, insanlar teknolojiye bağımlı hale gelmiş, bedenlerini ve zihinlerini sibernetik implantlar, biyolojik modifikasyonlar, sanal gerçeklik gibi araçlarla değiştirmiş, kendi kimliklerini ve ahlaklarını yitirmişlerdir. Cyberpunk, bu dünyanın karanlık yüzünü gösteren, anti-ütopya olarak da adlandırılan bir türdür.
Cyberpunk felsefesinin ortaya çıkışında, 1980’li yılların siyasi, ekonomik ve kültürel ortamının da etkisi vardır. Bu dönemde, Soğuk Savaş’ın sona ermesi, neo-liberalizmin yükselişi, bilgisayar ve internet teknolojilerinin gelişmesi, küresel ısınma, nükleer tehdit, terörizm, AIDS gibi sorunlar, insanların geleceğe dair korku ve kaygılarını artırmıştır. Cyberpunk, bu korku ve kaygıları yansıtan, geleceğe dair distopik bir vizyon sunan bir felsefedir.
Anlatmak istediği şey, teknolojinin insan hayatını nasıl hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilediği, teknoloji ile insan arasındaki ilişkinin karmaşıklığı, teknolojinin toplumsal ve bireysel sorunlara çözüm olup olmadığı, teknolojinin insanın doğasını, kimliğini, ahlakını nasıl değiştirdiği, teknolojinin insanı özgürleştirip özgürleştirmediği gibi konulardır. Cyberpunk felsefesi, bu konuları sorgulayan, eleştiren, tartışan bir felsefedir.
Edebiyat alanında özellikle yazar William Gibson ön plana çıkmaktadır. Neuromancer, Kont Sıfır, Mona Lisa Aşırı Yükleme bu türdeki eserlerinden en popüler olanlarıdır ve Cyberpunk edebi türünün gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır. Bunların yanısıra Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?, Sondan Bir Önceki Gerçek ve Değiştirilmiş Karbon gibi romanlar da bu türe ilgi duyan herkesin okuması gereken kitaplar arasında gösterilebilir.
Sadece edebiyat alanında değil, sinema, müzik, oyun, moda, sanat gibi pek çok alanda da etkili olmuş ve ilham vermiştir. Sanat alanında H.R. Giger, Masamune Shirow, Syd Mead, Moebius, Simon Stålenhag gibi sanatçıların eserleri Cyberpunk türünde sayılabilir, benim kişisel favorim ise Syd Mead'in eserleridir. Müzik alanında hepimizin bildiği Daft Punk ile birlikte Kraftwerk, Depeche Mode, Nine Inch Nails, Massive Attack, Gorillaz gibi gruplar ve sanatçılar yine bu türe yakın eserler vermiştir.
Günümüzde ise Cyberpunk türü genellikle sinema, anime ve oyunlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu türe ait filmler, animeler ve oyunlar hakkında örnekler vermeyeceğim, ilerleyen yazılarda Akira ve Matrix gibi kültleri detaylı incelerken fazlasıyla söz edeceğiz.
Sonuç olarak Cyberpunk felsefesi, günümüzde de güncelliğini koruyan, teknolojinin insan hayatına etkilerini sorgulayan, geleceğe dair bir bakış açısı sunan, hayal gücünü zorlayan, ilgi çekici ve etkileyici bir felsefedir. Cyberpunk felsefesini daha yakından tanımak isterseniz, yukarıda bahsettiğim eserlere göz atmanızı tavsiye ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Dipnot: Bu yazıda kullanılan banner Syd Mead'e ait bir konsept eserdir.